Gaziantep Psikolog Hizmetleri

Telefon: +90 (216) 550 94 95 Telefon: +90 (342) 231 93 73
E-Posta: info@gazianteppsikolog.net

Obsesif kompulsif bozukluk nedir?

Obsesif kompulsif bozukluk nedir?

Obsesif Kompulsif Bozukluk Nedir?

Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), obsesyon adı verilen takıntılı düşünceler, fikirler ve dürtüler ile kompulsiyon adı verilen yineleyici, tekrarlayıcı davranışlar ve zihinsel eylemlerden oluşan psikolojik bir problemdir.

Obsesyon: İnsanın zihnine girmesine engel olamadığı, zihninden çıkarıp atamadığı olumsuz düşünce, fikir ve dürtülerdir. Bu tür düşünceler istek dışı gelirler, kişi tarafından mantıksız olarak değerlendirilirler. Kişiye yoğun sıkıntı, huzursuzluk, gerginlik, kaygı, korku ve anksiyete yaşatırlar. Obsesyona takıntı, vesvese gibi isimlerde verilebilir.

Kompulsiyon: Kişi bu zorlayıcı olumsuz düşüncelere maruz kalınca gerilir. Bu gerginlikten kurtulmak ister. Bu olumsuz düşüncelerin neden olduğu yoğun sıkıntı, kaygı, korku ve huzursuzluğu ortadan kaldırmak üzere yapılan yineleyici davranış ve zihinsel eylemlere kompulsiyon denir. Elinizin kapı koluna değdiğinde kirlendiğini, mikrop kaptığını düşünmek obsesyondur. Bu düşüncenin sonucu olarak gidip elinizi yıkmanız kompulsiyondur. Kompulsiyon obsesyonun sonucudur. Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) toplumda % 2-3 sıklığında görülmektedir. İnatçı bir sorundur. Kişinin hayatını yaşanılmaz hale getirir. Ergenlik döneminde ortaya çıktığı gibi 20-30’lu yaşlarda da ortaya çıkabiliyor.  Bununla birlikte okul öncesi çağdaki çocuklar dahil herhangi bir yaş grubunda da görülebilir. Kadınlar da görülme sıklığı erkeklere göre daha fazladır. Okb toplumdan topluma, kültürden kültüre değişiklik gösterebilir. Zamanla aynı kişide obsesyonlar yer değiştirebilir. Her normal insan da bazı düşünceler takıntı düzeyinde olabilir. Evimizde düzenli, tertipli, temiz, olmanın bir zararı yoktur. Gece uyumadan önce güvenlik amacı ile kapıları, pencereleri kontrol etmenin bir sakıncası yoktur. Bu tür düşünceler problem olarak kabul edilemez. Ancak psikolojik açıdan bu tür düşünce, fikir ve davranışların problem sayılabilmesi için öncelikle günlük işlevlerimizi etkileyecek, kısıtlayacak, bozacak kadar şiddetli ve yoğun olması gerekir. Bir bayan makineye çamaşırları atıyor. Bir defa yıkandığı zaman alıp seriyor. Bu normal olanı… Ama obsesif kompulsif bozukluk yaşayan bir bayan aynı çamaşırları tam 9 defa makineye atıyordu. “Temiz olmadı bir defa daha yıkamalıyım” diye düşünüyordu. 15-20 dakika banyo yapmak doğaldır ve normaldir. Ama siz 9 saat banyo yaparsanız bu problemdir. Hayatı yaşamanızı engelliyor, hayatı yaşanılmaz hale getiriyor. Her insan obsesif kompulsif bozukluk yaşamaz. Bazı kişiler bu sorunu yaşar. Bu sorunu yaşayan insanların çocukluk döneminde şiddetli travmalar yaşadığı tespit edilmiştir. Dayak, şiddet, ölüm, cinsel saldırılar, maddi sıkıntılar, zorlu çocukluk dönemi yaşayan kişilerde görüldüğü ortaya çıkmıştır. Obsesif kişiler kendileri ve aile fertleri itibari ile mükemmeliyetçi, detaycı, kuralcı, titiz, ayrıntıcı kişilerdir. Aşırı stres yüklemesi bu sorunu ortaya çıkarır. Obsesif kompulsif bozukluk günlük hayatı ciddi olarak kısıtlar. Aile, iş ve sosyal yaşamda önemli işlev kayıplarına yol açar. Yaşam kalitesini düşürür. Obsesif kompulsif değişik formatlarda ortaya çıkabilir. Örneğin;

- Hayatta meydana gelen her kötü olayın sorumluluğunun kendisine ait olduğu düşüncesi: Bu düşünceye sahip olduğu için olumsuz bir olay olduğunda bazı davranışları sürekli olarak yapar. Bir pazar günü markete boy abdesti almadan gidiyor. Ekmek alıp geliyor. Eve gelirken iki araba çarpışıyor. “Ben gusül, boy abdesti almadığım, cünüp olduğum için bu olay oldu” diye düşünüyor. O günden sonra bir araba kazası olsa koşa koşa banyoya gidip boy abdesti alıyor.

- Bir toplulukta azgından müstehcen, küfür ve hakaret içerikli sözler çıkacağı düşüncesi: Devlet memuru erkek bir danışanımız hiçbir gruba katılmıyor. Gruplardan uzak duruyor. Hiç bir çaya, çorbaya gitmiyor. Gittiği zaman ağzından kendisini küçük düşürecek cümlelerin çıkacağını düşünüyor. Bu düşünce aklına geldiği zaman lavaboya gidip gargara yaparak ağzını yıkıyor.

- Evde kullanılan kimyasal maddelerin zarar vereceği düşüncesi

- Kendine, yakınlarına ve başkalarına zarar vereceği düşüncesi: Eline kesici, delici bir aleti dahi alamaz. “Ya zarar verirsem” düşüncesi ön plandadır.

- Utanılacak bir şey yapacağı düşüncesi: Örneğin bir toplulukta gaz kaçıracağı düşüncesi…

- Çevre kirliliğinin aşırı olduğu düşüncesi: Bundan dolayı kişi kendini eve kapatır. Dışarı çıkmaz.

- Hayatta bir çok şeyi doğru-yanlış kavramları ile sınıflandırma düşüncesi.

- Her yerin kirli, pis ve mikroplarla kaplı olduğu düşüncesi.

- Kutsala karşı saygısızlık, günah işleme düşünceleri: İçinden Allah’a karşı küfür içerikli bir düşünce geliyor. “Eyvah günahkar oldum” diyor. Gündüzleri oruç tutuyor, gece namazları kılıyor. Artık işi o kadar abartmış ki ayakta duracak hali kalmıyor. Küfür aklına geldi kendini dinsiz yada günahkar sanıyor. Bu durumdan kurtulmak için kesintisiz ibadet…

- Yasaklanmış, sapıklık derecesinde cinsel içerikli görüntüleri düşünmek: Çevredeki bir çok cismi cinsel organlara benzetme düşüncesi aklına geliyor. Onun için o tür cisimlere bakmıyor. Aile fertleri ile bir araya gelmiyor. Hayvanlarla cinsel ilişki yaşayacağı düşünceleri kendisine acı veriyor. “Ben sapık mıyım, kendi çocuğuma yan gözle mi bakıyorum?” der.

- Biriktirme, toplama veya saklama düşünceleri: İleri de lazım olur düşüncesi ile eline geçen her şeyi biriktirir. Bir danışanımız pet şişe topluyordu. Müstakil bir evi var. Evin bahçesine 2 kamyon dolusu pet şişe doldurmuş.

- Hayatta bir şeyleri kaybedeceği düşüncesi : Baba 70 yaşlarında… Kızımız ise 17 yaşında. Babasının dizinin dibinden ayrılmıyor. Her an babası ölecekmiş gibi davranıyor. Okulu bırakmış. Babasını kaybetme korkusu yaşıyor. 24 saat baba ile beraber yaşıyor.

- Kapı, ocak, pencere, elektrikli aletleri kontrol etme düşüncesi: Her dışarı çıkışta, gece uyumadan önce defalarca ocak, doğalgaz, pencere, musluk, kapı kontrol ediliyor. Bütün tedbirleri alır.

- Simetri ve düzen ile ilgili düşünceler: Bir çerçeve eğik dursa dayanamaz. Masadaki bir kitap yamuk dursa içi gider. Muhakkak onları düzeltme ihtiyacı hissederler.

- Bir şeyleri sayma, sıralama, düzenleme, biriktirme, toplama, çıkarma düşünceleri: Bir danışanımız yolda yürürken arabaları sayıyordu. Bir başkası plakları okuyordu. Bir başkası kaldırım taşlarını sayıyordu.

- Sayılara, renklere, şekillere farklı anlamlar yükleme düşüncesi: Bir danışanımız gördüğü üçgen şekilli cisimlere dokunmadan duramıyordu.  

- Evdeki eşya ve nesnelerin kirli olduğu düşüncesi: Bazılarına göre ev kirlidir. Bazılarına göre de sokak kirlidir.

- Bazı hareketleri rutin olarak tekrarlama düşüncesi: Örneğin; eğer eli kapıya bir defa değmişse ikinci defa kendisi vurur. Vurmazsa başına kötü şeylerin geleceğini düşünür. Bir duayı belli sayıda okur yada yazar. Eksik yada fazla olduğunda gerilir.

- Aşırı hazırlanma düşüncesi: Bir yere gidecekse hazırlık saatler sürer. Her şeyi merasimle yapar. Artık diğer aile fertleri çıldırma noktasına gelir.

- Göz kırpma, gözlerini bir noktaya dikme düşüncesi: 25 yaşında bir kızımız her hangi bir yerde gözü bir noktaya odaklamışsa aynı yere 9 defa aynı şekilde bakıyordu.

- Zihinsel törenler yapma düşüncesi: Bir olayı zihinsel olarak kafasında canlandırır. Ondan sonra diğer işlerini yapar. Her gün o zihinsel törenlerini yapmak zorunda hisseder kendini.

- Dokunma, tıklama, vurma, ovalama çimdikleme düşüncesi: Siz ona dokunursanız kendisi de size dokunmak zorunda hisseder ve dokunur. Bir erkek danışanımız yeni gittiği bir yerde duvara üç defa kafasını hafifçe vurmadan duramıyordu.

- El, ayak yada bedenin aşırı kirli olduğu düşüncesi: Bu uzuvları yıkamadan duramaz. Ellerini, ayaklarını bir günde belki 500 defa yıkar. Artık elleri, ayakları yıkanmaktan kanar.

Psikolojik terapi boyutu

Obsesif kompulsif bozukluk yaşayan kişiler sıkıntı, acı veren düşünceler ile bu düşüncelerden kaçarak ve kaçınarak başa çıkmaya çalışırlar. Kişi bu işgalci düşüncelerden kaçmaya çalışır. Kişi kaçtıkça bu düşünceler daha da artar. Böylece bir kısır döngü oluşur. Dünyada obsesif kompulsif bozukluğun terapisinde ilaç tedavisi ve psikolojik terapiler uygulanır. Psikolojik çözüm noktasında daha çok davranışçı terapiler uygulanır. Davranışçı terapilerde amaç okb’li kişiyi;

a- Acı veren, kaygı, acı, korku oluşturduğu için kaçma ve kaçınma davranışlarına neden olan düşüncelerle (obsesyonlar) karşı karşıya getirmek

b- Bu karşılaştırma sonucunda oluşan acıyı, korkuyu, kaygıyı azaltmak için devreye giren tekrarlayıcı, yineleyici davranışları (kompulsiyonlar) engellemektir. Amaç olumsuz, işgalci düşüncenin ürettiği kaygıyı, acıyı, korkuyu söndürmek ve alışma durumunun oluşmasını sağlamaktır. Davranışçı terapi olumsuz davranış üzerine odaklanır. Davranışçı terapiyle birlikte bilişsel terapiler de uygulanır. Bilişsel terapilerde ise amaç rahatsız edici, işgalci düşüncelerin oluşturduğu sorumluluk algısını ortadan kaldırmaktır. Bilişsel terapi ile kişinin hangi mantık hatalarını, hangi çarpıtmaları kullandığını öğreterek farkındalık oluşturulur. Okb’li kişiler düşünceleri sanki gerçekmiş gibi algılarlar. Bilişsel terapi sürecinde hangi düşüncelerin tehdit, tehlike ve aşırı sorumluluk olarak algılandığı, bu işgalci düşüncelerin ne oranda gerçekçi olduğu, hangi düşünce hataları sonucu tehdit ve tehlike algılarının ortaya çıktığı okb’li kişi ile birlikte bulunur. Bilişsel terapide bu düşünce hatalarının belirlenmesinden sonra yeterince işlevsel olmayan bu düşüncelerin daha gerçekçi ve işlevsel olanları ile yer değiştirmesi sağlanır. Okb’li kişiler bu işgalci düşüncelerinin bir felaketle sonuçlanacağını zannederler. Okb’li kişilerden bu işgalci düşünceleri durdurmak yerine özellikle akla getirmeleri istenir. Düşünce geldikten sonra korkulan sonuçların oluşmadığını görmeleri sağlanır. Olumsuz zannettiği sonuçların oluşmadığını gören okb’li kişiler rahat bir nefes alırlar. Obsesif kompulsif terapisinde bilişsel-davranışçı terapiler önemli bir yer tutarlar. Biz bu terapi yöntemlerine ilave olarak, hipnoz tekniğini ve duygusal boşalım tekniğini de ilave ettik. Çok daha güzel sonuçlar elde ediyoruz.

Tags: kekemelik, panik atak, depresyon, vajinismus,  depresyon gaziantep, gaziantep panik atak, gaziantep vajinismus, gaziantep kekemelik, gaziantep psikolog, aile terapisi, cinsel terapi, sınav kaygısı, erken boşalma